Pazartesi sendromu gibi enteresan derece de saçma ve araklafobya gibi enteresan korkuların yani sira yahu yarın bir insan olarak başımıza ne gelir korkuları? Ölecek miyim korkusu? Nedir ve nasıl yenilir üstüne bir şeyler yazmak istedim.
Eğer yakın bir zamanda ölecekseniz size bir şey söyleyeyim şu an yeriniz de olmak isterdim. Hiç abartiyorum ve israrciyim.
Bu kendi içinde ki zulümkar dünyada herhangi bir insanın kendi içindeki kötülüğü, birilerinin acı çektiğini , çaresizliği, savaşları , haksızlıği görmektense Rabbimin adaletin de yargılanan biri olmayı tercih ederim.
Bazı şeyleri bilerek susmanin, kötülüğe karşı duramanin , adaletsizligin karşısında taraf bile bulamamanin yerine ben ölmek isterim.
Bir ilkbahar görmek. Aşık olmak. Güzel bir şey mi muhteşem yine de sonsuzluga karışmak neden kötü olsun.
Bir ağrı bir siziya teslim olmanın. Elleri yanar yikilircasina bir ilaç aramanin yerine mezarinin üstünde dertsiz fakat dünyalar güzeli kırmızı bir gül olmak varken. Neden üşüyen, acıkan, teslim olan , insan olmanın acısını yaşayan bir şey olayım. Sabahın en güzel zamanında uyanmak yerine sonsuz bir uyku. Israr, çaba , bağırış, çağırış yerine sonsuz bir sükunet.
Daima bilmek, emin olmak , hangi zamana denk gelecek diye düşünürken zamandan emin olmak. Yapacaklarında acele etmek. Son zamanların güzelliğinin farkına varmak.
En çok kendini o anda tanımak. Bir film şeridi gibi geçen güzel günleri bir seferde anımsamak. O an farketmesen bile arkandan birilerine ölümde bile bir rahmet varmış dedirtmek yerine rahmetin tecellisinin farkına varmak.
Fakat yaşamak zorundayız. Sevdiklerimiz için . Inandigimiz icin bir şeylere
İki dakikalığına gulebilmeye muhtaç olduğumuz için.
Ve;
İnsan olmak güzeldi. İnsan nedir görene kadar.
Sevgiler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder