Sizi 21. yüzyılın garip pop akımlarından, gün geçtikçe değişen moda taraftarlarından ve bitip tükenmeyen evlilik programlarından çekip çıkarmak niyetindeyim bugün...
Olay Avrupa semalarında 18 ile 19. yüzyıllar arası geçiyor. Oradan Kuzey Amerika ve Japonya'ya sıçrayış. Ardından bütün dünyayı kapsayan bir yayılış var.
16. yüzyıl bütün dünya için nüfusun adetA patladığı bir tarih.
Özellikle Avrupa dolayları için tabii. Nüfusun artması ilk olarak köy nüfusuna etki edeceği için (Miras yoluyla daha az toprak sahibi olup, geçinememek hasebiyle gerçekleşiyor ,ayrıca tarımda da çeşitli yenilikler mevcut olup insan gücüne pek lüzum yok. Köylerden kentlere göçler başlamış, başlamış ama köylünün kentte yapabileceği iş olanağı da pek mevcut değil, etraf bir grup sanayi devrimini kaldırabilecek iş gücüyle dolup, taşıyor.
Etrafta daha önceleri çay, şeker bulamayan orta sınıf da artık çay ve şekere erişebilir vaziyette fakat yeterli üretim yok.Bunun önemli bir sebebi de bugün insan hakları diye diye milletleri komplekse sokan zamanın ''yağmacı'' Avrupalıları her türlü zulüm ile memleketlerini kalkındırmış olmaları.
Kafamızı çevirip Dünya haritasında güney-doğu dolaylarında bulunan Hindistan'a(O zamanın Babür İmparatorluğu) bakıyoruz. Oldukça bereketli topraklara sahip bir millet o gün Fransızların himayesinde. Oldukça büyük filozofları olan bu millet henüz kadınları kocalarının ölümü ardından (kocalarıyla aynı tabutta) yakabilecek kadar vahşiler.
Vahşi mahşi ben dinlemem o topraklar bana lazım diyen İngilizler, Fransızları yeniyor ve imparatorluğun hazinesine el koyuyor. Artık maddi durumu da oldukça düzelten İngilizler çeşitli ham maddeleri de memleketlerine getirmek de bir elzem görmüyorlar.
Para var, kaynak var dene-yanıl, uğraş-bul taktikleri ile çeşitli hammaddeleri işlemeyi öğreniyorlar.
Sonra bakıyorlar ki ulaşım kaynakları yetersiz olmadı. Bu kez sömürge devletlere işlenmiş, sömürgelerine satmışlardır.
Orta sınıf zenginleşti mi? Pek ala.
Zenginleşmiş orta sınıf ve ilelebet zengin kalacak sınıfın pek bi derdi kaldı mı? Yok gibi görünüyor.
Artık bu zenginlikle sanat ve teknoloji gelişe bilmişler.
O vakitler Osmanlıya bakıyoruz alelacele.
Sancak kaldırılmış.(Şimdi sancağın kıymetini anlayacağız)
Eğitimin bozulması, yeniçeri ocağının kuvvetlenmesi, tımar sisteminin bozulması gibi kötü etkenler var.
Valide sultanlar da ülke yönetiyor.
Taa o günlerden bu günlere boynumuzu dikleştirip, zenginleşememe nedenimiz hakkında bir şeyler yazmak istedim.
Öyle bir devrimdi ki bizi de yıktı geçti.
Ve devam ediyor, biraz daha yumuşak şekillerde olması hasebiyle tabi kii...
Sonuç olarak, çok da mel'un şey şu sanayi devrimi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder