Çok sevdiğim kalemi de kuvvetli olan bir arkadaşımıza yazı yazması için önce ricada sonra baskıda bulundum.
Fazlaca güzel ve tatlı bir yazıydı.
Yazının bir yerinde şöyle bir cümle vardı, yorgunluğunu anlatan.
''Bence yazı yazmak önüne bakanların işi, bense hep arkama bakıyorum.''
Sordum kendi kendime.
Sahi, öyle mi ben daima öne bakanlardan mıyım?
Fark ettim ki, aslında ben sadece bakacak bir yer arıyorum.
Geçmişe baksam pişman,
Geleceğe baksam umutlu ama biraz da karanlık.
Sahi, ne demek bu önüne bakmak?
Kendime bir soru sorduğum zaman daima sual, suali açıyor.
Güzel günler yaşadığıma inansam da bir saat dahi geriye gitmek istemiyorum.
Sırtımda iki tekerlekli bir kağnıyı çekiyorum çünkü ben ağır, aksak.
Zaman benim için hiç geçmek bilmedi.
Daha güzeli olacağını umut ettim.
Güzel olana şükrettim.
Kötü olana isyan da ettim, kuvvetli bir gaflet anında.
Ama devam ettim.
Çünkü biliyorum kötü anılara gözün kapalı bakmanın tuhaf bir tarafı var.
Acılar tez siliniyor anı defterinden ama güzel olanlar sürekli akmaya devam ediyor.
Kötü şeyler çok çabuk unutuluyor;sen sonra geçmişe bakıp üzüldüğün anda kahkaha atıyorsun ya
o da Allah'ın bir lütfü aslında.
Farkında değilsin ölümün acısı bile zamanın kollarına kayboluyor.
Belki bitmiyor.
Belki bazı zamanlar aklına gelip yürek yakıyor.
Eksikliği sızlatıyor ama şimdiki aklımla bile bir an geriye gitmek istemem.
Eğer yeterince yaralanmamış bir kalbim ve cesaretim olsaydı belki.
Bence geriye bakmak cesaret işi ben sadece şu ana bakabiliyorum.
Kötü şeyler çok çabuk unutuluyor;sen sonra geçmişe bakıp üzüldüğün anda kahkaha atıyorsun ya
o da Allah'ın bir lütfü aslında.
Farkında değilsin ölümün acısı bile zamanın kollarına kayboluyor.
Belki bitmiyor.
Belki bazı zamanlar aklına gelip yürek yakıyor.
Eksikliği sızlatıyor ama şimdiki aklımla bile bir an geriye gitmek istemem.
Eğer yeterince yaralanmamış bir kalbim ve cesaretim olsaydı belki.
Bence geriye bakmak cesaret işi ben sadece şu ana bakabiliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder